27 Aralık 2010 Pazartesi

YILBAŞI HİNDİSİ VE İÇ PİLAV...

  Bir yıl daha bitiyor,ve her sene bu günlerde şöyle arkama yaslanır ,günlüğüme gözgezdiririm
yaşanan yılları düşünürüm, hepsi gözümün önünden bir film şeridi gibi geçer ....bazılarında hüzünlenirken ,
kimileride yüzümü tebessüm kaplatır....hüzün ve tebessüm  sonunda ,yaşadıklarım herşeye çok teşekkür ederim.Yeni yıl yeni başlangıçlar yeni ümitler herşey sanki yeni gibi gelir ,hayaller ümitler ....Cümlelerimiz hep aynıdır "BU YIL HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK" bence daima çok güzeloluyor ..sevgili dostum
SİLVİA  can dost güzel insan, kulakları çınlasın .Benim çok sık sık kullandığım bir cümledir "HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK" o da bana öyle değilmi canım bekliyoruz der ...GÜZEL, İYİ bu kelimeler  konuşurken yazarken düşünürken ne kadarda insanı mutlu eder...
yeni yıla girerken her yer ışıl ışıldır caddeler sokaklar vitrinler ve hep birşeyleri kaçırmamak dolu dolu yaşamak isteriz ..yoksa birşeyler eksik kalacak gibi gelir .İSTANBUL  umun her köşesini yaşamak isterim
beyoğlu kapalıçarşı  fatih nişantaşı boğazın güzellikleri ve orada  oturup sessizce onlarla konuşurken anılarımın herbiri sanki bana cevap verir...
Ardından büyük bir keyifle hazırlıklara başlarım .
hindimizin malzemeleri :
5 kg hindi
10 adet orta boy soğan
10 adet orta boy havuç
5 bardak su
1 çorba kaşığı tuz
 hazırlanışı : hindimizi tütsüleyip iyice yıkadıktan sonra bol suda biraz bekletiyor ve tekrar iyice yıkıyoruz.Ve bol tuzla içini dışını iyice ovuyoruz .Tenceremize aldığımız hindimize suyumuzu tuzumuzu soğanımızı ve havucumuzu ilave edip kapağını kapatıp biraz kaynatıyoruz ,beş dakika kadar .tenceremizi fırınımıza yerleştirip 175 derece de birbuçuksaat pişiriyoruz her yarım saatte bir kapağını açıp kaşıkla üzerine tenceredeki sudan gezdiriyoruz .Ve tencereyi fırndan alıyoruz .Hindimizi dikkatlice pişirme kağıdı serdiğimiz fırın tepsisinin üzerine bırakıyoruz .yanlarına soğanımızı havuçlarımızı ve üzerine desuyumuzu gezdirip ikibuçuk saat pişirmeye bırakıyoruz .yine her yarım saatte bir üzerine suyumuzu gezdiriyoruz .iki saatin sonunda hazırladığımız iç pilavı hindimizin içine dolduruyoruz .ve kahverengi renk alıncaya kadar yarım saat daha pişiriyoruz.ve hindimizin yanına   daha önce fırınımızda pişirdiğimiz kestanelerimizi yerleştiriyor ve kırmızı kurdele ile süslüyoruz.

iç pilavımızın malzemeleri:
                                        3 su bardağı pirinç
                                        1 çay bardağı zeytinyağı
                                        1 küçük soğan
                                         2 çorba kaşığı dolma fıstığı
                                         2 çorba kaşığı badem
                                         2 çorba kaşığı dolusu kuş üzümü
                                         1 çay kaşığı tarçın
                                         1 çay kaşığı karabiber
                                         1 çay kaşığı yenibahar
                                          hindimizin ciğeri
                                          2 tatlı kaşığı tuz
                                          1 tatlı kaşığı toz şeker
                                          5 bardak hindimizin suyundan
pirincimizi bol tuzlu kaynar suda 1 saat bekletiyoruz ufak bir kapta yağımızın yarısı ile bademlerimizi ve fıstıklarımızı kavuruyoruz ,soğanımızı da ilave edip kavurmaya devam ediyoruz ,minik minik doğradığımız ciğerlerimizide ilave edip biraz kavurduktan sonra ocağımızı kapatıyoruz pirinçlerimizi iyice yıkadıktan sonra
süzdürüp yağımızın diğer yarısı ile .kavuruyoruz iyice kavurduktan sonra (tel tel olacak )üzerine diğer malzememizi suyumuzu   tuzumuzu şekerimizi ilave edip önce harlı sonra kısık ateşe pişirmeye bırakıyoruz .

BİRDENBİRE

Herşey birdenbire oldu
Birdenbire vurdu günışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu ;
Mavi birdenbire
Herşey birdenbire oldu
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan
Filiz birdenbire oldu ,tomurcuk birdenbire .
Yemiş birdenbire oldu
Birdenbire
Birdenbire
Herşey birdenbire oldu .
Kız birdenbire ,oğlan birdenbire
Yollar ,kırlar,kediler,insanlar
Aşk birdenbire oldu
Sevinç birdenbire .
                  ******
Ve birdenbire
Yıl 2011 oldu
Darısı 2012 in başına

DÜNYAMIZ VE ÜLKEMİZ İÇİN BARIŞ DOLU SAĞLIK DOLU MUTLULUK DOLU ŞANS DOLU HUZUR DOLU BOLLUK DOLU HOŞGÖRÜNÜN SÖZDE DEĞİL ÖZDE OLDUĞU SEVGİ DOLU BİR YIL DİLİYORUM .....







                        

14 Aralık 2010 Salı

AŞURE...BOLLUK VE BEREKETİN PAYLAŞIMI....

Kurban bayramından sonra gelen Muharrem "Aşure Ayı " olarak kabul edilirken Muharrem'in onuncu günü
ise Aşure Günü olarak kutlanır .
İnanışa göre büyük tufanda Nuh Peygamber ve yanındakiler gemiden Muharremin onunda çıkmışlar .Tufan sona erip Nuh'un gemisi karaya oturduğunda ,gemidekiler şükretmek için bir kutlama yapmak isterler .
Geminin yiyecek ambarlarında ne bulurlarsa bir araya getirerek bir çorba pişirirler ve ortaya aşure çıkar.
Eski istanbul evlerinde en az yedi cins erzakla pişermiş aşure ....

Aylin Tan ın 29 Şubat 2004 te Cumhuriyet gazetesinde yazdığına göre ,bazılarıda 40 çeşit malzeme
koyuyormuş aşureye ...40' ı tamamlayamayanlar için şöyle bir kolaylık sağlanmış 'kırkı tamamlayamayan bir
kaşık bal koysun .Nasıl olsa onlar kırk tür çiçeğin nektarını almıştır '.

Malzemelerimiz :2 kilo buğday
                         2 su bardağı pirinç
                         2kilo incir
                         2 kilo kuru üzüm
                         2 kilo kuru kayısı
                         2 kilo nohut
                         2 kilo fasulye
                         1 paket nişasta
                         5 kg şeker
                         4 fincan gülsuyu
                         3 paket vanilya
                         2 kg süt
                         6adet portakalın rendesi ve suyu
                         2 adet limonun suyu ve rendesi
                         bir tutam tuz
                         bir tatlı kaşığı bal

Üzerini süslemek için :tarçın
                                 hindistancevizi
                                 çekilmiş ceviz ( ağıza gelicek şekilde)
                                 çekilmiş fındık
                                 dolma fıstığı
                                 kuş üzümü
                                 nar
(Bu malzemenin yarısı veya dörtte biri kadar yapabilirsiniz )bu benim hazırladığım aşurenin malzemeleri.....

İki akşam önceden kuru fasulye ve nohutu ayrı ayrı kaplarda ılık tuzlu suda ıslatıyoruz.Ve ertesi gün
ıslattığımız kurufasulye ve nohutlarımızı iyice yıkadıktan sonra ayrı ayrı tencerelerde haşlıyoruz .(.ben haşladığım suları dökmüyorum .ve aşuremizi pişirirken o suların hepsini kullanıyorum)
fasulye ve nohutumuzu ayı ayrı süzüp cam kaselerimizde bekletiyoruz.şimdi sabırla ve keyifle huzurla
nohutlarımızın kabuklarını ayıklamaya başlıyoruz ...kabukları nohuttan ayırma işlemini yaparken müziğimi
açıyor ve mutlulukla büyük bir titizlikle bitiriyorum .şimdi fasulyelerimiz ve nohutlarımız hazır sıra
buğdayımızı hazırlamaya geldi .Buğdayımızı iyice yıkadıktan sonra üzerini geçecek kadar su ilave edip
kaynamaya alıyoruz .biraz kaynattıktan sonra bu suyu döküp buğdayları süzgeçte iyice yıkıyoruz .çünkü o ilk çıkan kara suyunu almak istiyoruz .iyice yıkadığımız ve süzdürdüğümüz buğdaylarımızı tencereye alıp
üzerini altı parmak geçecek kadar su ilave ediyor ve ağır ateşte yaım saat kaynatıyoruz.pirincimizi iyice
yıkadıktan sonra süzdürüp buğdayımıza ilave ediyoruz.Kapağını kapatıp sabaha kadar bekletiyoruz .
Sabahleyin malzememizin iyice şiştiğini görüyoruz .Buğdayın üzerini dört parmak geçecek kadar su ilave
edip ağır ateşte karıştırarak kaynamaya bırakıyoruz .ve yavaş yavaş ayırdığımız nohut ve fasulye suyumuzuda
tenceremize bırakıyoruz .kaynayınca nohut ve fasulyemizide ilave ediyoruz.kaynamaya başladıkça
sırasıyla tuzumuzu portakal rendemizi portakal suyumuzu sütümüzü ilave ediyoruz .Aşuremiz kaynarken
diğer tarafta üzüm,incir ve kayısıyı sıcak suda bekletiyoruz  ve bu bekleme, sularını iki üç kere değiştirek oluyor .yumuşayan yemişlerimizi iyice nazikçe süzgeçte yıkıyor ve süzülmeye bırakıyoruz .İyice
süzülünce kayısı ve incirlerimizi ufak ufak kesiyoruz nişastayı su ile iyice ezip kaynamakta olan aşuremize ilave ediyoruz,sırasıyla önce üzümümüzü ,beş on dakika kaynattıtan sonra kayısıyı ilave ediyoruz .İyice koyulaşan
aşureye vanilya gülsuyu ve bal şekerimizi koyuyoruz.On dakika daha kaynatıp incirimizi ilave ediyor ,kararmaması için yavaşça karıştırıyoruz .
ve bir taşım kaynattıktan sonra ocağımızı kapatıp ,yarım saat kadar demlenmeye bırakıyoruz ....
Aşuremizin lezzetli olması için yavaş ateşte uzun uzun kaynatılması gerekir .
Aşuremiz demlendikten sonra kaselerimize paylaştırıyoruz. ve süslemeye başlıyoruz ...
süslemek için malzemelerimizi hazırlamış ve ayrı ayrı kaplara koymuştuk .
Sırasıyla önce tarçın sonra hindistan cevizi ,çektiğimiz fındık ve cevizi serpiştiriyor en üstüne de dolma fıstığı
kuş üzüm ve nar ile süslüyoruz .Süsleme işlemini  ben çok güzel bir tabloya benzetiyorum .

Benim için en güzel an.: tepsilerimizin  üzerine örtülerimizi seriyor ve aşure kaselerimizi yerleştiriyoruz .
Komşularımdan başlayarak köşede duran  çiçekçi ve bütün esnafa ,eşime dostuma dağıtıyorum.

BUGÜN AŞURE GÜNÜ BİR BAYRAM GÜNÜ SEVDİKLERİMİZLE EVİMİZDE HEP BİRLİKTE OLUP KUTLAYABİLİRİZ ..SEVGİYİ SABRI HOŞGÖRÜYÜ VE PAYLAŞIMI HİSSEDEREK .HER ZAMAN SÖYLÜYORUM HEPSİ BAHANE ÖZÜNÜ HİSSETTİĞİMİZ HER ŞEYİN ÇOK DAHA MÜKEMMEL OLACAĞINA İNANIYORUM ..
HEPİMİZE AFİYET OLSUN ....




                                                 
          
                

8 Aralık 2010 Çarşamba

ŞAMBABA KURABİYESİ

Yaşasın kurabiye şenlikleri başlıyor ...ufak ufak hazırlanmış değişik kurabiyeler adeta evi süslüyor ...kurabiye kavanozu boşalmaya başlayınca hemen yenisini yapmalıyım diyorum ....kahvenin yanındaki bir kurabiye
çayın yanındaki bir kurabiye nasılda bize arkadaşlık ederler o birbirinden farklı tatlarıyla .....
bu gün hazırlayacağımız kurabiye eski tadlardan....
malzemelerimiz :1 su bardağı toz şeker
                        2 adet yumurta ( 1 adet yumurtanın akı üzerine sürmek için ayrılacak )
                     125 gr tereyağı oda sıcaklığında
                        2 çorba kaşığı yoğurt
                        2 adet portakal kabuğu rendesi
                        4 su  bardağı un
                         1 paket kabartma tozu
                          üzerine sürmek için 2 kaşık toz şeker

hazırlanışı : bir cam kasede toz şeker ve yumurtayı iyice çırpıyoruz .ufak parçalara kestiğimiz tereyağı
yoğurt ve rendelenmiş portakal kabuğunu ilave edip çırpmaya devam ediyoruz .un ve kabartma tozunu eleyerek malzememize yavaş yavaş yediriyoruz (.unu daima bütün hamur işlerinde az az ekliyoruz .)
ele yapışmayacak bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz üzerini bir streçle örtüp hamurumuzu biraz
dinlenmeye bırakıyoruz ..
hamurumuzdan ufak ceviz büyüklüğünde yuvarlak kurabiyeler hazırlıyoruz önce yumurta akına ve sonra
toz şekere buluyor pişirme kağıdı serdiğimiz fırın tepsisine bırakıyoz .
önceden ısıtılmış 170 derece fırında hafif pembeleşinceye kadar pişiriyoruz ...
ısıda dikkat etmemiz gereken hepimizin kendi fırınının ayarı....

aman aman sakın kurabiyeleri fırında unutmayalım hemen renkleri koyulaşır ...
fırından çıkardığımız  kurabiyelerimizi soğuduktan sonra servis tabağımıza  yerleştiriyoruz ....ve daha sonrada
saklamak üzere kavanozlara ....
aloooo eğer senin içinde uygunsa şu anda fırından çıkan mis gibi portakal kokulu kurabiyelerimle bir kahve keyfi yapabilirmiyiz dediğinizi duyar gibiyim....

TABİİKİ  KAHVEDE KURABİYEDE HEPSİ BAHANE EN GÜZELİ ANI PAYLAŞTIĞIMIZ GÜZEL.İNSANLAR..
NEŞE İÇİNDE HEPİMİZE AFİYET OLSUN.....


                   

TARHANA ÇORBASI

Bu gün canım sıcacık bir tarhana çorbası istiyor....hemen yapılan bir çorba ...
gelin hep birlikte çorbamızı pişirmeye başlayaılm ..

malzemeler : 1 adet kırmızı biber
                    1 adet küçük soğan
                    3 adet domates
                    1 çorba kaşığı dolusu domates salçası
                    2 kaşık dolusu un
                    2 kaşık dolusu yoğurt
                    1 diş sarımsak
                    birkaç sap dereotu,maydanoz,ve nane
                    karabiber    (baharatların miktarını arzumuza göre ayarlıyoruz )
                    kuru nane
                    kırmızı pul biber
                    sızma yağı (arzuya göre yarı tereyağ yarı sızma yağ olabilir)
                    su
                    tuz
                    arzuya göre çok az kekik
hazırlanışı: kırmızı biberimizi robotta çekiyoruz .unumuzu .,yoğurdumuzu ,rendelediğimz soğanımızı  ve domateslerimizi de ilave edip iyice çekiyoruz .bu malzememizi tenceremize alıyoruz .
çorbamıza ilave edeceğimiz su çok önemli....
1) kemik suyu ...kasaptan aldığımız dana kemiğimizi içine çeşitli sebzeler ilave ederek iyice kaynatıyoruz ve rondoda çekip tel süzgeçten geçiriyoruz, suyumuzu bir kavanoz içerisinde difrizde saklıyoruz ...

2) suyumuzu sadece sebze ile aynı şekilde hazırlayıp saklayabiliriz ...

3) karnıbahar ve börülceyi haşladığım suları mutlaka saklarım bu sular tarhanaya çok yakışıyor ve sızma
zeytinyağınıda ilave ettikmi harika oluyor ...ege yöresinden harika bir tad ...

Bugünkü tarhana çorbama karnabahar suyunu ekleyeceğim.çorbamıza yağımızı ve baharatlarımızı ilave ettikten sonra kısık ateşte devamlı karıştırarak kaynamaya bırakıyoruz ...yavaş yavaş her baharatın kokusunu almaya başlıyorum ..ve çorbamız servise hazır ...yanında masamıza getirdiğimiz minik bir tabakta duran yeşil zeytin  ve çok az zeytinyağında biraz döndürdüğümüz minik ekmek lokmalarımız....

HEPİMİZE AFİYET OLSUN SOFRALARIMIZ MUTLULUKLA BEREKETLENSİN........

6 Aralık 2010 Pazartesi

FIRINDA BAHARATLI PATATES EŞLİĞİNDE IZGARA KÖFTE....

Bu hafta sonu benim için çok özeldi...Bana ikinci kez anneliği tattıran oğlumun doğum günüydü ....
....yıllar nasıl da çabuk geçti diye düşünüyorum ...yürümeye ,konuşmaya başladığı günler
okul günleri askerlik ve derken işleri ..sonrada kendi yuvaları olucağı günleri beklemeler .yaşam her anı doya doya yaşadığınızda muhteşem oluyor ..çünkü hızla akıp gidiyor hiçbir anın tekrarı yok...cumartesi günü gittiğim
çikolata kursundaki aldığım haz ve tanımaktan çok mutlu olduğum hoş güzel bir insan ....orada ortak çikolata
çalışmamız ...ve yolda gelirken paylaşılan anlar ....harika ..sıcacık  bir ortam .
TANRIM SANA YAPABİLDİKLERİM ADINA ÇOK TEŞEKKÜRLER...
Şimdi mutfağımıza doğru gidiyor ve yemeklerimizi hazırlamaya başlıyoruz
Izgara köftemizin malzemeleri: 500 gr dana kıyması
                                              250 gr kuzu kıyması
                                                  1 diş sarımsak
                                                   4 çorba kaşığı süt ( PINAR SÜT )
                                                    3 dilim tost ekmeği
                                                   1 adet soğan
                                                   tuz
                                                   1 çay kaşığı toz şeker
                                                   1 çay kaşığı kimyon
                                                   1 çay kaşığı toz kişniş
                                                   1 çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı: sarımsağımızı ikiye bölüp ,tuza batırarak köftemizi hazırlayacağımız kabımızın içine iyice sürüyoruz.
ekmeklerimizi sütle ıslatıyor,soğanımızı rendeliyor kıymamızı ve diğer malzemelerimizi yoğurma kabımıza alıyoruz .biraz dinlendirdikten sonra ellerimizi zeytinyağı ile ıslatıp köfteleri şekillendiriyoruz .
pişireceğimiz günden bir gün önce hazırlayıp buzdolabında bekletebiliriz..
ve köftelerimzi pişirmeye bırakıyoruz ...daha öncede pişirdiğimiz gibi asla kısık ateş olmayacak yoksa et suyunu bırakır

Fırında baharatlı  patatesimizin malzemeleri :1 kg küçük boy patates
                                                                  1 çay kaşığı kimyon
                                                                  1 çay kaşığı toz kişniş
                                                                  1 çay kaşığı pul biber
                                                                  1 çay kaşığı karabiber
                                                                  1 çay kaşığı kekik
                                                                  tuz
                                                                  2 çay kaşığı toz şeker
                                                                  2 çorba kaşığı sıvıyağ
                                                               
Hazırlanışı : Fırın kabımızı önce pişirme kağıdı ile kaplıyoruz .
Patateslerimizi çok iyi yıkıyor ve biraz suda bekletiyoruz ,süzgeçte suyunu süzdürdükten sonra kabuklarını
soymadan elma dilimi şeklinde doğruyoruz  Bütün malzememizi karıştırarak harmanlıyor ve fırın kabımıza alıyoruz ...25 ,30 dakika arası 190 derece turbo fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz .
Yalnız burada dikkat etmemiz gereken,. dereceyi herzaman kendi fırınımıza göre ayarlamalıyız ...
Köftelerimizi ve fırından çıkardığımız patateslerimizi servis tabağımıza alıyoruz ...

İÇİNE SEVGİMİZİ KATTIĞIMIZ YEMEKLERİMİZİ PAYLAŞMAK ÜZERE SOFRAMIZA
GİDİYORUZ ...NE GÜZEL ANLARDIR ONLAR...NEREDE OLURSAK OLALIM SAĞLIK MUTLULUK HUZUR VE GÜLENYÜZLERLE OLALIM ...
EN LEZZETLİ YEMEK GÜLERYÜZLE PAYLAŞILAN YEMEKTİR
HEPİMİZE AFİYET OLSUN....


       
                                                                 
               
.
...



                            
                                      ...

2 Aralık 2010 Perşembe

HAMSİ KÖFTESİ

İçim kıpır kıpır güzel bir gün anneyle paylaşılan sabah kahvaltısı ,alışveriş ,..güzel bir dostla yaşanılan bir
öğleden sonra ,ve akşam yemeği hazırlıkları .
Bu gün için Tanrıya teşekkür ediyorum her gün olduğu gibi ...gözüme başucumda duran bir yazı ilişiyor.
ve sizlerle  paylaşmak istiyorum..PAYLAŞMAK bence yaşamın ta kendisi ..

bir Çin  tapınağının duvarında yazılanlardan bir kaç satır
"Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş;sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma.Başka türlü davranmak
açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.Ama  kimseye teslim olma .
Telaşsız ,açık ve seçik konuş .Başkalarına da kulak ver .Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları ,çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır ...."

Her gün evine ekmek getirmek için oradan oraya koşuşturan insanlar ..

Bu gün balıkçıma gittiğimde bir yandan tabladaki balıklara bakarken diğer yandan da çalışanlara baktım
herkesin ayrı bir görevi var kimi satıyor kimi balıkları temizliyor, bir yandanda balıkları anlatıyorlar şimdi
hamsinin  tam zamanı
bu mevsimde .çok lezzetli oluyor, ben bugün hamsi köftesi ve fırında hamsi pişirmek istiyorum ...
birçok çeşidini sizlerle birlikte keyifle büyük bir lezzetle pişireceğiz
malzemeler. 1/2 kg hamsi
                   1 büyük soğan
                   1 yumurta
                   1 çorba kaşığı dolma üzümü
                   1 çorba kaşığı dolma fıstığı
                   1 çay kaşığı pul biber     (arzuya göre daha fazla olabilir)
                   1 çay kaşığı karabiber
                   tuz
                   1 su bardağı dolusu ekmek ( robotta çekilmiş)
                  
Aldğımız hamsileri kılçığı ile birlikte ayıklıyoruz .önce tek tek ve sonrada bir kaç kez bol suda yıkıyoruz .
hamsileri kaynar su dolu kabın içerisinde iki üç dakika bekletip hemen çıkarıyor ve sularının süzülmesi
için süzgeçte bekletiyoruz .hiç susuz olması gerekir .bir cam kabın içerisine rendelediğimiz soğanımızı
diğer bütün malzemelerimizi ve hamsimizi ilave edip yoğuruyoruz sol avucumuzu hafif yağlayıp..yassı veya yuvarlak şekillendirdiğimiz( burada zorlanabiliriz çünkü yumuşak bir köfte oluyor dikkatlice hemen unu üzerine bırakıyoruz)
köftelerimizi hafifçe una buluyoruz ...teflon tavamız ısınınca biraz sıvı yağ ilave ediyoruz ...ve köftelerimizi usulca alıp unları yavaşça üzerinden silkeleyip tavamıza yerleştiriyoruz .usulca diyorum çünkü köftelerimiz
çok nazik kırılmasınlar ....köftelerimizi pişirdikten sonra biberlerimizi ve domateslerimizi de pişiriyor ve
servis tabağımıza alıyoruz
yemeklerimizi hazırlarken asla kendi damak tadımızı unutmayacağız ...o zaman lezzetleri bir kat daha artar.
.çabuk olmalıyım çünkü çocuklar işten geldiler ve karınları çok aç harika bir an tatlı bir koşuşturma

Dilermisiniz tam zamanıyken köftemizi hazırlayıp sevdiğimiz bir dostumuzu davet edip bu tadı birlikte
paylaşalımmı...

SAĞLIK MUTLULUK HUZUR BOLLUK VE SEVGİ DOLU SOFRALARIMIZDA HEPİMİZE AFİYET OLSUN.......

1 Aralık 2010 Çarşamba

ŞARAP SOSLU LİMONLU TAVUK ..

Bu gün 1 aralık 2010 her yıl aralık ayında geriye bıraktığımız yılları ve bu senenin geçen diğer onbir
ayını düşünürüm .Bu yaşam yolunda neler yapabildiğimi ve neler yapmak istediklerimi ..
Küçüklüğümden beri tertemiz defterlerim oldu ve onlarla yazarak resmederek tüm duygularımı paylaştım
onlar benim başucu kılavuzlarım oldu ,dostlarım oldu...
sevgili MELİH AŞIK "Açık Pencere " köşesinde mutlu bir yaşamın envanterini şöyleçıkarıyor:
Geçen yılı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuza hiç sevindinizmi ?
Hiç gün ışığıyla uyandınızmı ?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Hiçbir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız ?
Boylu   boyunca çimlere uzandığınız oldumu?
Çocukluğunuzdan kalma bir şarkıyı söyledinizmi hiç?
Kaç kez kuşlara yem attınız ?
Bir çiçeği dalındayken kokladınızmı ?
Eski dostlarınızı aradınızmı ?

Bende heryıl yeni yıla girerken bunları daha da çoğaltarak defterimle paylaşıyorum ..
Çünkü hayat geriye adım atmaz .
Güzel bir kızım var kızım diyorum çünkü o da benim kızım gibi ,çok şanslıyım güzel evlatlar ve güzel insanlar
onlar .
onlardan biride EDA bayram geldiğinde mutlulukla güzel dilekleriyle yeni yıl ağacını süslemeye başladı .
o benim EDİŞ im paylaşmayı seviyor güzel insan ,sofralar hazırlamaktan konuklarını ağırlamaktan
büyük keyif alıyor ..o daima güleryüzlü tüm öğretilerini huzurla ve mutlulukla karşılıyor .
Eşi, kızı o bizim ENDA mız ailesi ve dostları onun için çok önemli her an yardıma hazır hali ve mutfak kültürü...izlersiniz bazılarını diğerlerinden ayrı kılan nedir diye işte EDA cıkta böyle bir insan .
bugün paylaşımlarıma başlarken mutaka Eda olmalı diye düşündüm.

şimdi hep birlikte yemeğimizi pişirmeye başlıyoruz..
malzemeler. 1 bütün tavuk( keskinoğlu )
                   2 mbüyük soğan
                   1 adet limon
                   1 adet havuç
                   4 çorba kaşığı zeytinyağı
                   kekik
                   karabiber
                   pul biber
                   tuz
                  2 diş sarımsak
                  1 su bardağı şarap
hazırlanışı: tavuğumuzu iyice bolsuda yıkayıp su dolu bir cam kabın içerisinde biraz bekletiyoruz
suyu tertemiz çıkana kadar yıkayıp süzgeçte suyunun süzülmesini bekliyoruz ve bir kağıt havlu ile
yumuşak hareketlerle kuruluyoruz .limon rendesi limonsuyu pul biber karabiber kekik 2 kaşık zeytinyağı
ve tuzu bu bütün malzemeleri iyice karıştırıp tavuğumuzun içine dışına iyice yediriyoruz .
Diğer tarafta sarımsak ve  piyaz şeklinde doğradığımız soğanlarımızı  kalan iki kaşık zeytinyağımızda biraz soteliyoruz
dilimlediğimiz havuçlarımızıda yağda çok az döndürüp çok çok az tuz ilave ediyoruz .
ve üzerine malzemelerimizle harmanladığımız tavuğumuzu yerleştiriyor ve önlü arkalı bir kere malzeme ile kavuşturuyoruz limonun kalankabuğunu da
içine yerleştirdikten sonra bir bardak beyaz şarap ilave ediyor ve hemen bir kaç dakika sonra ateşin altını
söndürüyoruz .
Fırınımızı 175 derecede önceden ısıtıyoruz .
Pişirme kağıdı serdiğimiz bir fırın kabına tavuğumuzu tüm malzemelerimizle birlikte güzelce yerleştiriyoruz
üzerini de kapattıktan sonra pişirmeye bırakıyoruz
arada sırada kapağını açıp biriken suyundan üzerine döküyoruz
ve pişmesine yakın üzerini açıyoruz çünkü güzel kızarmasını istiyoruz
kızarırkende mutlaka kalan suyunu üzerine gezdiriyoruz.
kızarmış fakat bütün lezzeti içinde kurumamış bir tavuk istiyorsak özenle itina ile hazırlıyoruz ..
Tavuğumuzu servis tabağımıza dikkatlice alıyoruz .

HERŞEYİN GÜZEL OLMASINI DÜŞÜNEREK  HEPİMİZE AFİYET OLSUN ...

30 Kasım 2010 Salı

ANNECİĞİMİN IZGARA KÖFTESİ

Hep birlikte güzel bir lezzeti mutfağımızın vazgeçilmezi köftemizi hazırlamak üzere mutfağımıza
giriyoruz.Hepimiz  inanıyorumki konuşmaya başladığımızda ne yemek istersin diye sorulduğunda
köfteeeeee demişizdir.
Anneciğimin o mis gibi elleriyle hazırladığı kabarık puf puf köfteler...yemeğe doyamazdık .
pişmesini zor beklerdik .şimdi anneciğimin herşeyi kolay beğenmeyişini çok iyi anlıyorum .
işten gelip koşarak mutfağa girişini zevkle seyrederdim ..ama maalesef benim mutfağa girişim yasaktı
sadece seyretmek için girebilirdim ..fakat daha sonra mutfağa öyle bir girdimki çalışırken gecelerimi
sonrada günümün çoğunu orada geçirdim ..sanki benim dinlenme yerimdi ...sebzeler etler balıklar meyvalar
herşey benim pişirmemi bekliyordu ...unla yapılan bütün tatlar bütün lezzetler..çocukluğumdaki damak tadı ile bütünleşerek şekillendiler ...tanıdık tanımadık çok masaya konuk oldular...
köftemiz için Malzemeler : 750 gr dana kıyması
                                        250 gr kuzu pirzolasının döşü
                                        2 iri soğan (iri rendelenmiş)
                                        tuz, karabiber
                                        4 dilim ekmek  (ben daha önce robotta çekip difrizde sakladığım ekmekleri kullanıyorum)
                                         2 adet yumurta  (keskinoğlu )
                                         1 çorba kaşığı kadar zeytinyağı
                                         arzuya göre yarım demet maydanoz
                                   
Hazırlanışı:
Bütün malzemeyi cam bir kabın içersine alıyor ve iyice yoğuruyoruz ,büyük top halindeki malzemeyi elimize
alıp bir kaç kere yukarıdan kabımıza atıyor ve dinlenmeye bırakıyoruz ....20 dakika sonra ellerimizi yağ ile
ıslatıp şekillendiriyoruz...
demir tava veya kalın teflon tavamıza çok az yağ ilave edip  harlı ateşte pişiriyoruz ...eğer ateş kısık olursa köfteler suyunu verir ve lezzet kaybolur.diğer tarafta domateslerimizi dörde bölüyor ve biberlerimizi hazırladıktan sonra
köftelerin pişirilmesi bitince tavamızda onları da pişiriyor ve servis tabağımıza aldığımız köftelerin yanına yerleştiriyoruz.
yemek yapmaya başlarken önce iyi malzeme almaya dikkat ediyoruz.(Kasabımıza makinenin içindeki kıymayı
boşaltıp eti öyle çekmesini söylüyoruz ..)

SAĞLIKLI LEZİZ HOŞGÖRÜLÜ BOL SOHBETLİ SOFRALARIMIZDA HEPİMİZE AFİYET OLSUN....

29 Kasım 2010 Pazartesi

PORTAKALLI ZEYTİNYAĞLI KEREVİZ ....

GÜNAYDINNNNNNNNN
Bugün sizlerle tam mevsimi olan kerevizi değişik şekilde pişirmek istiyorum ...

Malzemeler: 4 adet kereviz
                    1 adet soğan
                    1 adet portakal
                    1 limon
                    1 çay bardağı sızma zeytinyağı
                    1 adet havuç
                    biraz kereviz yaprakları
                    tuz
                    2 adet kesme şeker
          
Hazırlanışı: kerevizlerimizi ayıkladıktan sonra kalın elma dilimi şeklinde kesip limonlu suda bekletiyoruz.
ısınan tenceremizin içine yağımızı ve havucumuzu ilave ediyoruz.(daima tenceremizi önce kısık ateşte
ısıtıyoruz).havucumuzu yağda biraz döndürdükten sonra dörde böldüğümüz soğanımızı limonlu suda
beklettiğimiz kerevizlerimizi tenceremize diziyoruz ....Portakalımızın suyunu ve rendelediğimiz kabuğunu
tuzumuzu ve şekeri ilave ettikten sonra tabağımızı üzerine kapatıyoruz .Bir çay bardağı suyumuzu ekledikten sonraönce harlı sonra kısık ateşte pişirmeye bırakıyoruz ....
Bazen yarım ayvayı elma dilimi şeklinde doğrayarak bu malzemeye ilave ediyorum .Bazı sebze ve et yemeklerinde meyvenin verdiği tad harika oluyor ....sebze ve meyvenin birlikteliği yemeğimizin tadını
bir kat daha arttırıyor..şimdi bir yandan hazırladığım bitki çayımı içerken diğer yandanda pişireceğimiz
yemeğimizin malzemelerini hazırlıyorum  ???????.

bitki çayım harika olmuş mis gibi kokusu sanki bütün evi sardı..
biraz ıhlamur ,karanfil, kabuk tarçın,dilimlenmiş bir portakal ,dilimlenmiş bir elma,dilimlenmiş bir limon
kışın evde hazırladığımız bu çayları değişik şekillerde hazırlayacağız..
Üzerine serpiştirdiğimiz nar taneleri .ile

Şimdi kestaneleri akşama pişirmek üzere hazırlamaya başlıyorum,tek tek yıkadıktan sonra su dolu cam bir kabın içerisinde bekletiyorum ..mini bir fırın kabına pişirme kağıdını yerleştiriyorum ...beklettiğim kestanelerimi
tekrar bol suda yıkayıp hafif suluca tepsiye yerleştirip 175 derece turboda pişiriyorum...
akşam yemeğinin ardından pişen kestaneler geldiğinde evin sıcaklığı bir kat daha artıyor
EV  ,
Ne kiralamakla olur ,ne satın almakla,ne yaptırmakla ...Görünmez aynaların,görünmez bir imbikten
bin yıl süzülmüş ışıklarıyla olur ...
O zaman .ne mutfak mutfak kokar ;
Her sabahı yeniden tiril tiril yaratmak;her akşamı tükenmez bir sevgiyle sevecenliğin ,güven veren gülücüklerinde yakutlaştırmak;ancak görünmez aynaların ,görünmez bir imbikten bin yıl süzülmüş ışıklarıyla
...olur...
Sevgili ÇETİN ALTAN ın köşesinde paylaştığı EV yazısından bir kaç satır...
Yıllarca evimin girişini süslüyor...

UNUTMUYORUZ HERŞEY BİZİM ELİMİZDE ...
SOFRALARIMIZ MUTLULUKLA SOHBETLE HUZURLA BEREKETLENSİN ...

27 Kasım 2010 Cumartesi

SELANİK POĞAÇASI....


GÜNAYDINNNNNNNNNN.....

yaşayabileceğimiz bu güzel güne çok teşekkürler...istanbulda birkaç gündür süren lodos poyroza döndü
camı açıp dışarıdaki havayı soludukan sonra yanıma büyük bir bardak suyumu aldım ve onu yudum yudum
içtikten sonra ...güne başlama  meditasyonumu yaptım ..sağlık mutluluk huzur şans bolluk ve sevgi içimize aksın.
bu cumartesi sabahı sizlerle sabah kahvaltısında sıcacık fırından çıkıp masamıza konuk olacak poğaçamızı
pişirmek istiyorum .

malzemeler :
içi için         :250 gr.kıyma
                       2 adet orta boy
                       bir çay kaşığı karabiber
                       tuz
hamuru için :1 yumurta    (keskinoğlu L)
                   1 su bardağı sıvı yağ
                   1 su bardağı margarin (ben sanayağı kullanıyorum çünkü onun hamurda bıraktığı koku ağır olmuyor)
                   1 su bardağı süt
                   1 tatlı kaşığı tuz
                   1 çay kaşığı toz şeker
                   1 paket kabartma tozu
                   aldığı kadar un
üstü için : yumurta sarısı ve çörek otu

hazırlanışı :soğanı çok çok az sıvıyağında kısık ateşte pişiriyor ve kıymayı ilave edip kavurduktan sonra
tuzunu ve karabiberini ekleyip soğumaya bırakıyoruz
.Şimdi hamurumuzu hazırlamaya başlıyoruz  . Büyükçe bir cam kabın  içerisinde sıvı yağımızı yumurtamızı sütümüzü margarinimizi şekerimizi tuzumuzu iyice karıştrıyoruz.elediğimiz unumuzu ve kabartma tozumuzu
yavaş yavaş malzememize yediriyoruz .Hamurumuzun kıvamı kulak memesi yumuşaklığında olacak
kesinlikle sert olmayacak
Hamurumuzu biraz dinlendirdikten sonra elimize aldığımız küçük yuvarlak hamurların ortasına içimizi koyup
D şeklinde kapatıyoruz .pişirme kağıdı serdiğimiz fırın tepsisine poğaçalarımızı yerleştirip üzerlerine
yumurta sarısını sürüp çörek otlarımızla süsleyip 175 derece fırında pişiriyoruz....

Çayımızı demlerken kahvaltmızı da hazırlamaya başlıyoruz....kısıkta çalan radyomuz çayımızın kokusu ve fırından gelen mis gibi kokular adeta ruhumu dinlendiriyor .bir yandan kızarmış ekmeğin etrafa verdiği
inanılmaz güzel bir koku .Beni alıp çocukluğuma götürüyor ,apartmanı sarardı kızarmış ekmek kokusu,
üzerine sürdüğümüz tereyağı ve evde yapılmış reçelide üzerine sürdükmü ağzımızda bıraktığı tad sıcacık
huzur dolu ..komşulukların huzurla güvenle dostluklarla olduğu yıllar .Bütün güzelliklerin bizim elimizde olduğunu unutmayalım.Sıcacık poğaçalarımızdan tabağımıza bir kaç tane koyarak komşumuzun kapısını
çalıp güleryüzle büyük bir samimiyetle içten günaydın diyerek ikram edebiliriz.
kahvaltı masaları ailenin toplandığı hoş bir vakittir .Sohbetler edilir bir bütün haftanın koşturmaları anlatılır.
Bugün harika bir gün tam sinema günü ...en son izlediğim YE SEV DUA ET çok güzel bir film ..
daha önce romanını okumuştum sinemadan çıktıktan sonra ruhunuz doyuyor ...
ben de bugün 45 yıllık lise arkadaş toplantısına gideceğim ..gideceğim yer çengelköy şimdiden içim kıpır
kıpır giderken istanbulun cumartesi trafiğini hiç düşünmeyeceğim .Hepimiz için güzel bir gün diliyorum

HER NEREDE İSEK HUZURLU OLALIM YAPABİLECEKLERİMİZ ADINA TEŞEKKÜR
EDELİM ...MUTLU NEŞELİ SAĞLIK DOLU PAYLAŞIMLARIMIZIN ARTTIĞI BİR HAFTA SONU HEPİMİZİN OLSUN.....

26 Kasım 2010 Cuma

ZEYTİNYAĞLI KEREVİZ.......



YAŞASIN YAŞAMAK ....diye başlamak istiyorum ....sabah uyandığımda ilk işim camı açıp
dışardaki havayı içime çekip tüm uzuvlarım için yaradana teşekkür etmek olur...çocukluğumdan beri
her sabah güne böyle başlamak benim alışkanlığımdır ....bugün dışarıda biraz karanlık bir hava var...
o kadar güzel günlerin ardından gelen mevsimin havası ....herşey çok güzel ....günlük işlerimi bitirip
alışverişe çıkmalıyım...listemi hazırlıyor ve güzel  bir dostumla kahve keyfini paylaşıyorum....
orada yaşam üzerine yaşadıklarımız üzerine yaptığımız sohbetlerin eşliğinde marketime gelirken
bir duvarı kaplayan üzerinde en canlı renginden en soluğuna kadar olan sonbahar yapraklarını görüyorum...YAŞAM BÖYLE BİR ŞEY DİYE DÜŞÜNÜYORUM.....
içeriye girdiğimde kendimi birbirinden güzel sebzelere bakmaktan alamıyorum...harika güzel kereviz
 kuzu ıspanakları ve kıvırcık salata  bu gün almam gerekenler ......
keyifle mutlulukla yolda karşılaştığım tanıdığım güzel insanlarla minik selamlaşmalar tebessümler
kısa sohbetler ....ve evime dönüş .....
paketlerimi bırakıp müziğimi açıyor yemeklerimi pişirmeye hazırlanıyorum ....
önce zeytinyağlı kerevizle başlamak istiyorum....
C vitamini yönünden oldukça zengin olan kerevizin vücudumuza faydaları saymakla bitmez.
karaciğeri temizler
yüksek tansiyona iyi gelir
uykusuzluğu giderir
baş ağrılarını geçirir
mideyi güçlendirir
sinir yorgunluğunu engeller..

zeytnyağlı kereviz : 4 adet orta boy kereviz
                             1 adet soğan
                             2 adet limon
                             2 diş sarımsak
                             1 orta boy havuç
                             biraz yeşil yaprakları
                             2 adet şeker
                             tuz
                             1 çay bardağı sızma zeytinyağı
                             çok az kırmızı pul biber

Hazırlanışı ;kerevizlerimizi ayıklayıp kalın elma dilimi şeklinde doğruyor.....ve limonumuzu sekiz parçaya bölüp cam bir kabın içerisinde bekletiyoruz.... tenceremizi yanan ocağın üzerine oturttuktan sonra yağımızı ve sarımsağımızı ilave ediyoruz
sarımsaklar kokusunu verdikten sonra  sarımsağı yağdan çıkarıyor ve yuvarlak ince dilimler halinde
kestiğimiz havucu yağımızda biraz soteliyoruz....bir bütün soğanı dörde bölüyor hepsini karıştırdıktan sonra
limonlarla birlikte kerevizlerimizi şekerimizi tuzumuzu ilave ediyoruz ...ve bu işlem sırasında böldüğümüz
limonların suyunu kerevizlerin üzerine sıkıyor ve yeşil yapraklarını serpiştiriyoruz...üzerine tabak kapatıp çok az su ilave ediyoruz .....
aşağı yukarı bir çay bardağı kadar ...önce harlı sonra çok kısık ateşte yemeğimizi pişirmeye bırakıyoruz...
piştikten sonra kapağını hafif aralıyarak soğumasını bekliyoruz ......
bu gün değişik usülde bir zeytinyağlı kereviz pişirdik ....umarım beğeneceksiniz ...
tam mevsimi en güzel zamanı olduğu için değişik bir çok çeşidini birlikte pişireceğiz ..
bütün bunları yaparken her zaman yazdığım gibi büyük bir mutlulukla ve sevgi ile pişireceğiz ...
aksi halde malzemelere ve zamana yazık olur ....ben görüyorum hissediyorum sizlerle aynı duyguları
yaşıyoruz .......
AFİYET OLSUN ........

HADİ ARKANIZA YASLANIN ....DERİN BİR NEFES ALARAK  DOSTLARINIZDAN BİRİNİ ARAYIN ...CIVIL CIVIL EN  CANDAN SESİNİZLE ALO DEYİN....GÜLÜMSEYİN ....
MUTLULUKLARIMIZIN KALICI VE BULAŞICI OLMASINI DİLİYORUM.....

22 Kasım 2010 Pazartesi

ANNEANNEMİN AÇMA KOL BÖREĞİ......

Hepimizin bayramı karşılarken yaşadığımız heyecanı mutluluğu sevinci hep içimde hissettim ....
ve bayramın bitiminde çok mutluydum ....paylaşımlarımız ziyaretlerimiz herşey çok güzeldi ...
bayramların diğer günlere örnek olmasını düşünüyorum .....bu sıcaklığı her gün yaşayabiliriz ...
sevdiklerimize daha çok zaman ayırabiliriz ...gelin yine hep birlikte ailemizle dostlarımızla
masalarımızı paylaşalım ....onlarla yediğimiz yemeklerin tadı bir kat daha artıyor....

şimdi sizlerle canım anneanneciğimin böreğini hazırlamak istiyorum.....
sanki radyoda vardar ovası çalıyor....canım anneannemin sevdiği parça rumeli türküsü ....o da mutfakda .....
bende onu köşeden izliyorum....bu böreği sadece meleğimi izleyerek öğrendim ....
kıymalı yapılırsa yanına limonata ile yenilirdi ,eğer ıspanaklı olursa yanında yoğurt ve çay olurdu ....
bu bir şölendi ....fırından çıkmasını zor beklerdim ...
ilerleyen yıllarda aynı duyguları çocuklarımız yaşadılar ...
canım GİZEMİM aynı benim evladım kızım ve oğlum gibi yürekli iyi huylu güzel insan sevgi dolu ....
yaşam yolunun tüm güzelliklerle dolu olmasını diliyorum...anneannemin böreği ve gizemiminde yemeğe doyamadığı bir tat.....

( ben hamur açamam dediğinizi duyar gibiyim ....açabilirsiniz hemde mükemmel olur ...
kurabiye hamuru gibi olacak ....düzgün olmazsada üzülmeyin ufak parçalar halinde deneyin ...sevgiyle isteyerek yapıyorsak netice muhteşem oluyor....)

                
                      malzemeler : 1 kg un
                                            ılık su
                                             biraz sirke
                                             tuz
                                             1 su bardağı sızma
                                             yarım çay bardağı çiçekyağı
hazırlanışı:bir cam kabın içerisine unumuzu eleyip ortasını havuz gibi açıyoruz...içine sirkemizi ve tuzumuzu
ilave edip suyumuzu yavaş yavaş yedirerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde ediyoruz...
hamurumuzu biraz üzerine bir nemli bez örterek dinlendiriyoruz....
hamurumuzu ufak bezelere ayırıyoruz ....üzerlerine un serpiştirek oklavayla pasta tabağı büyüklüğünde
açıyoruz....
diğer tarafta sızma zeytinyağının içine çok az çiçek yağı ilave ediyoruz ...
bir tane hamurumuzu alarak üzerine yağımızdan iyice sürüyor .ve elimizle yavaşça incecik açıyoruz ...
hazırladığımız içten bir kaşık dolusu serpiştirerek gül şeklinde sarıyoruz ...aynı yufka böreğinde olduğu gibi...
pişirme kağıdı serdiğimiz fırın tepsisine börekleri yerleştiriyor ve üzerine yumurta sarısını sürüp çörek otunu
serpiyor.........175 derece fırında
kıymalı malzeme içi;  yarım kilo kıyma
                                4 adet soğan
                                1 çay kaşığı karabiber
                                çok çok az yağ (çünkü böreğimizi yağ ile açıyoruz)
soğanlarımızı yağımızda kısık ateşte iyice öldürüyor ve kıymamızı ilave edip biraz kavurduktan sonra
tuz ve karabiverimizi ilave ediyor ve soğumaya bırakıyoruz....

ıspanaklı mazeme içi:  1 kg.ıspanak
                                 2 adet soğan
                                 1 çay kaşığı karabiber
                                 tuz
 ıspanakları iyice yıkayıp sirkeli suda bekletiyor ve tekrar yıkıyoruz...iyice yıkadığımız ıspanaklarımızı
kurutuyoruz küçük küçük doğradığımız soğanları tuz ve karabiberi ilave ettikten sonra biraz köfte yoğurur
gibi malzemeleri birbiriyle buluşturuyoruz ....

sıcacık böreklerimiz hazır tel tel mis gibi farklı bir lezzet farklı bir tad ...
şu anda gözümün önüne annemin börek pişerken mangala sürdüğü cezveyi görür gibiyim ...yavaş yavaş
pişen kahve ,etrafa verdiği mis gibi kahve kokusu ...
anneannem kahvesini içerken ona usul usul sokulup kahvesinden isterdim o da benim meleğim hemen
ufak bir fincana boşaltır  ben de gözlerinin içine bakarak kahveyi içmeye çalışırdım ..adeta bitmesinden
korkardım ....

GİZEMİM   AFİYET OLSUN ...


SAĞLIK MUTLULUK ŞANS BOLLUK VE SEVGİ BİZİMLE OLSUN ....

15 Kasım 2010 Pazartesi

ÇİKOLATA SOSLU TAVUK GÖĞSÜ ......

Bayram öncesi hazırlık telaşının son düzenlemelerini yapmak üzere düşünüyorum ....lokumlar lokumluğa
yerleştiriliyor ....şekerliklere çikolatalar konuyor....masa örtümü kullanacağım servis tabaklarını ...bardakları likör kadehlerini servis takımlarını kahve fincanlarını peçeteleri tek tek gözden geçiriyorum 

...çünkü bu koşturmanın sonunda kapıdan giren tüm dostlarımı güler yüzle sevgi dolu karşılamak istiyorum ...
çok güzel hazırlanabiliriz ama sevgimizi  vermezsek bütün bu güzel hazırlıklar sadece boş bir an olarak kalır....en güzel ikram insanın karşısındakine canıyürekten verdiği sevgidir sıcacık bir gülümsemedir ....

gelin bu bayram hep birlikte tüm kırgınlıkları yaşanmışlıkları unutup elele verip bir sevgi çemberi oluşturalım
evren sadece sevgi ile dolsun... .

                                              şimdi sütlü tatlımızı yapmaya hazırlanıyoruz


                                              malzemeler: 1 kg.süt
                                                                 2 kahve fincanı un
                                                                 125 gr.yağ
                                                                  1 paket vanilya
                                                                 1 bardak şeker
                                                         
                                            çikolata sos için : 80 gr.bitter çikolata
                                                                       80 gr krema

                                            hazırlanışı: yağımızı eritiyor ve unu ilave edip un kokusu geçinceye kadar
                                            birkaç dakika kısık ateşte kavuruyoruz.....
                                            sütü yavaş yavaş çırparak ilave ediyoruz (topaklanmaması için )
                                            vanilyayı ve şekeride ekleyip devamlı karıştırarak muhallebi kıvamına
                                            gelinceye kadar pişiriyoruz .
                                            ocaktan aldığımız sıcak tatlımızı robotta on ,onbeş dakika adeta
                                            unuturcasına çırpıyoruz ..

kurdelelerle süslediğimiz minik bardaklarımıza boşaltıyoruz....
                                                           .kremamızı bir kabın içinde kaynattıktan  sonra içine küçük parçalar
                                                            haline getirdiğimiz çikolataları ilave edip .iyice karıştırıyoruz ....
                                                          (  pürüzsüz bir sos olmalı)
bu sosumuzu soğuyan tatlımızın üzerine döküyoruz ...

şık bir tepsiye yerleştirdiğimiz tatlılarımızı seyrederken ..çocukluğuma gidiyor ....ve kapalıçarşıdaki
çukurmuhallebiciyi düşünüyorum ....anneciğim bizi sık sık oraya götürürdü ....inanılmaz güzel lezzette tatlar ve sanki şimdi oradayım garsonların güleryüzle merdivenleri inip çıkarak servislerini görür gibiyim ....bir yandan
tatlımı yerken bir yandan da hayran hayran etrafıma bakardım


DÜNYAMIZA ÜLKEMİZE BARIŞ HUZUR MUTLULUK DİLİYORUM ..
KURBAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN DOSTLUK SEVGİ BOLLUK İÇİNDE GEÇSİN ......IŞIKLAR İÇİNDE KALALIM ....MELEKLER BİZİ KORUSUN ....

14 Kasım 2010 Pazar

Zeytinyağlı Barbunya . Zeytinyağlı Çalı Fasulyesi

güzel pırıl pırıl güneşli istanbul dan merhaba ..sanki o da bayramı kucaklarcasına neşe dolu cıvıl cıvıl ...
güzel şehir asil şehir her haliyle bir başka güzel ...insanlar koşturuyor inanılmaz mutlu bir telaş kimileri tatil
için yollarda kimileri evinde hazırlığın tatlı telaşı ...hepsinde bir mutluluk var...

bizde şimdi hep birlikte zeytinyağlı barbunyamızı pişiriyoruz ...

                Malzemeler : 1 kg .barbunya
                                    1 büyük çay bardağı zeytinyağı
                                    1 adet soğan
                                    1 diş sarımsak (arzuya göre 2 diş olabilir)
                                     2 adet domates
                                     1 tatlı kaşığı domates salçası  
                                     1 tatlı kaşığı biber salçası
                                    1 adet kırmızı biber( fazla büyük olmayacak)
                                    2 tatlı kaşığı toz şeker
                                     1,5 tatlı kaşığı tuz ( arzuya göre)
                                     ( şeker ve tuz kişilerin damak tadına uygun olmalı bu ölçülerle oynanabilir,
                                      bazen sebzelerin içindeki tad ve tuz yeterli olabiliyor)
                                 
                                    
              Hazırlanışı: önceden ayıklayıp iyice yıkadığımız barbunyalarımızı biraz  haşlıyoruz sadece
                              kara suyunu atmak için...
                              barbunyalarımız haşlanırken soğanımızı sarımsağımızı zeytinyağımızda kavuruyoruz
                              biberleri ilave ediyoruz biberlerle birlikte biraz daha pişirmeye devam ediyoruz
                             ve son olarak domateslerimizi ekliyoruz ..
                             haşlanan barbunyalarımızı tel süzgece alıp soğuk su ile yıkıyoruz ....
                             iyice süzdürdükten sonra hazırladığımız malzeme ile karıştırıyor tuz ve şekerini ilave
                             ediyoruz ...
                             üzerini örtecek kadar sıcak su ilave ediyor ve pişirmeye bırakıyoruz ..
                           (  önce harlı olan ateşimizi sonra kısağa alıyoruz...).

zeytinyağlı barbunyamız pişerken şimdi çalı fasulyemizin hazırlığına başlıyoruz....
                          
                            Malzemeler: 1 kg fasulye
                                               1 çay bardağı zeytinyağı
                                               1 adet soğan
                                               2 adet domates
                                               1 diş sarımsak
                                               2 tatlı kaşığı toz şeker
                                               1,5 tatlı kaşığı tuz
                                               1 çay bardağı su
                           Hazırlanışı :    fasulyelerimizi güzelce yıkıyor ve kenarlarını ayıklıyoruz .büyükçe bir cam  kabın içerisinde bütün malzemeleri iyice karıştırıp fasulyeleri ilave ediyor ve tekrar iyice harmanlıyoruz...
tenceremize muntazamca diziyoruz ...üzerine tabağımızı kapatıp suyunu ilave ediyor pişirmeye bırakıyoruz
(ateşimiz daima önceden harlı sonra kısık .....kısık ateşte pişen yemeğin tadına doyum olmaz bütün malzeme
birbiriyle buluşunca mutluluk lezzete dönüşür )

yemeklerimiz pişip soğuduktan sonra servis tabaklarımıza alıyoruz....barbunyamızın üzerini maydanoz buketi
ile fasulyemizin üzerinide domates kabuğundan  hazıladığımız gül ile süslüyoruz ......
tatlımız ,zeytinyağlı dolmamız ,fasulyemiz ,barbunyamız hazır ...


market alışverişi,.yapılan alışverişlerin yerleştirilmesi ...evde yapılan temizlikler pişirilen yemekler
içim kıpır kıpır bayramın gelmesini bekliyor onu en güzel nasıl karşılayabilirim diye düşünüyorum ...
hissediyorum sizlerde nerede olursanız olun yürekleriniz aynı hislerle dolu sevgi dolu mutluluk dolu ....
şimdi bunları yazarken ağzıma aldığım lokumun tadını çıkarmaya çalışırken o beni aldı ve
çocukluğuma götürdü ...iki bisküvit in arasında yediğimiz lokumlar tadına doyum olmazdı .....

SAĞLIK MUTLULUK HUZUR BOLLUK VE SEVGİ İLE KALALIM ..
                                                 

                  
                           .
                              
    

12 Kasım 2010 Cuma

ZEYTİNYAĞLI DOLMA.....


Acaba birlikte dolmamımızı pişirmek için uygun bir zamanmı ....evet dediğinizi duyar gibiyim ....
radyodan gelen nağmeler le mutlulukla sevgi ile hazırlayacağımız dolmanın kokuları şimdiden burnuma gelmeye başladı ..
genelde yapraklarım teyzemin o mis gibi elleri ile yazın bahçeden koparıp hazırladığı yapraklar oluyor ...
dışarıdan almam gerekirse kadıköy çarşısında köylülerden alıyorum ...damarsız gibi yumuşacık yapraklar
yazın alınıp saklanan yapraklar hem çok güzel oluyor hemde kışın hazırca elimize geliyor ...
teyzeciğim sana çok teşekkür ediyorum....sağlıklı uzun ömürlerin olsun canım ....
               
                malzemeler:   yarım kilo yaprak veya 750 gr.
                                      3 su bardağı pirinç
                                     100 gr.dolma fıstığı
                                     100 gr.kuş üzümü
                                       6 tatlı kaşığı şeker (arzuya göre)
                                       2 tatlı kaşığı tuz (tuz ayarı kişilere göre değişebilir)
                                       2 yemek kaşığı dolusu nane
                                       2 su bardağı zeytin yağı
                                       1 tatlı kaşığı dolusu tarçın (ben tarçın tadını çok seviyorum)
                                       1 tatlı kaşığı yenibahar
                                       1/2 tatlı kaşığı karabiber (arzuya göre 1 tatlı kaşığı olabilir)
                                       yarım demet maydanoz
                                       yarım demet taze nane
                                       arzuya göre dereotu
                                       3 bardak sıcak su
hazırlanışı:  kuş üzümleri yıkanıp biraz suda bekletilir ...tel süzgeçten geçirilip süzülmeye bırakılır...
                   ben soğanları tek tek rondoda çekiyorum ,tek tek çünkü fazla soğan çekilirse su gibi oluyor
                   halbuki biz minik parçalar halinde istiyoruz ...
                   zeytinyağında fıstıkları biraz pembeleştirince soğanları ilave ediyoruz ve kısık ateşte iyice
                   kavuruyoruz telaş yok usul usul zamanı çok iyi kullanıyoruz sakin sakin ....arada radyodan gelen
                   müziğimize de eşlik ediyoruz ...pirinçlerimizi ilave edip renk değişene kadar kavurmaya devam
                   ediyoruz ....tuzunu ,şekerini,sıcak suyunu ekleyip tencerenin kapağını kapatıyoruz....
                   önce harlı sonra kısık ateşte suyunu çekene kadar pişiriyoruz....
                   hemen kapağını açıyoruz çünkü tane tane olmasını istiyoruz yapraklarla birliktede pişince
                   de istediğimiz kıvamı elde ediyoruz...ve .kuş üzümü ile diğer malzemeleri ilave edip malzemeleri
                   hafifçe birbirine karıştırıyoruz..
                  
yaprakların hazırlanışı:
  
                   dışarıdan salamura yaprak almış isek (tokat yaprağı) bir gün önceden tek tek yıkadığımız
                   yaprakları bir gece suda bekletip kaynamakta olan suyun içinde üç beş dakika haşlıyor
                   ve suyunun süzülmesi için bekletiyoruz .....           
                   sararken yaprakların kalın damarları varsa onları çıkartıyoruz ....
                   tenceremizin dibini yapraklarla döşeyip sardığımız dolmaları yerleştiriyoruz üzerine yağ ve
                   limon suyunu gezdiriyoruz ...bir tabak kapatıp 3 bardak suyumuzuda ilave ettikten sonra
                   pişirmeye bırakıyoruz.....önce harlı ateş ve kaynadıktan sonra en kısık ateşte pişiriyoruz dolmalarımızın parlak olması için soğuyuncaya kadar kapağımızı aralık tutuyoruz ....

ve şimdi muhteşem an ,soğuyan dolmalarımızı  servis tabağımıza büyük bir titizlikle adeta bir tablo gibi diziyoruz aralarına daha önceden incecik dilimlediğimiz limonları yerleştiriyor ve maydanoz buketi ile süslüyoruz ....

şimdi nefis bir türk kahvesini hakettik galiba ..geçen gün eminonünde kurukahveci mehmet efendiden aldığım kahvemizi ocağa koyuyorum....tepsimizde kahvemiz ,minik bardaklarda suyumuz, küçücük bir çiçeğimiz ,
bu çiçek muhtemelen benim dalından düşmek üzere olan açelyam...ve lokumumuz .birde bu anı paylaşacak gerçek içten bir dost ile birlikteysek biz gerçekten yaşıyoruz o zaman ......

SAĞLIK SEVGİ VE BOLLUKLA KALALIM ...

aman aman yemeklere dokunmuyoruz çünkü bunlar bizim bayram hazırlıklarımız ...